Sırt Sırta Vereni Kurt Yemez!
Kimi zaman bir milletin sonunu bir savaş getirir, kimi zaman bir cümle… Ama çoğunlukla kavganın kendisi getirir.
Hem de içerden geleni. Dışarıdan düşman gelir de birliği, beraberliği görürse tırsar. Ama içeride biri öbürünün üstüne basarak yükselmeye çalışırsa; kurtlar da gelir, çakallar da, hepsi sırtını sıvazlar. Çünkü bilirler ki bu toplum zaten kendi kendini yer, bize zahmet düşmez.
Bizim memleketin de en büyük derdi bu: Kendiyle barışık olmayan adam, başkasıyla hiç barışamaz.
Aynı mahallenin çocukları, aynı sabaha uyanan insanlar, aynı çayın başında kahvaltı yapan komşular; bir bakmışsın birbirine düşman olmuş. Neden? Çünkü biri televizyondan izlediğini, öbürü internetten duyduğunu gerçek zannetmiş. Biri “benim doğrum” demiş, öteki “senin doğrun yanlış” diye tepki göstermiş.
Halbuki bu dünya bir saban…
Hepimiz aynı tarlayı sürüyoruz. Rengimiz ayrı olabilir, dilimiz ayrı olabilir, ama saban tek. Sürmezsek aç kalırız. O yüzden bazen geriye dönüp şöyle düşünmek gerekir: Biz kimin kavgasını yapıyoruz? Kimin gazına geldik? Birbirimizi yerken, bizi kimler alkışlıyor?
Bu sorulara cevap vermekte zorlananlar için, gelin size bir fıkra anlatayım. Hem de öyle böyle değil, öküz gibi hakikat dolu bir fıkra…
Zaman odur ki
Zamanın birinde, ha şimdi değil ha dün de değil, epey bir evvel, traktörler yokken köy işlerini öküzler yapardı.
Herkesin hayali bir öküzü olmasıydı. Ama Ali Emmi’nin hem bir sarı öküzü vardı, hem bir siyah öküzü! Vay anasını… O zamanın Mercedes-BMW’si!
Ama gel gör ki bu iki öküz, ahırda gül gibi geçinmek yerine her gün birbirine tos vuruyordu. Biri öbürüne ters baktı mı, sabaha kadar kafa tokuşturma sesleri geliyordu. Ali Emmi de çaresiz, ikisinin ipini kısa tutmuştu. Ama öküz milleti bakışla da kavga eder.
Şimdi esas mesele burada başlıyor…
Geceleri kurt geliyor pencereye, sarı öküze diyormuş:
– Ula sen aslansın, arslansın! Bu siyah seni ezmeye çalışır. Kendini ezdirme!
Aynı gece çakal da siyah öküze fısıldıyor:
– Sen ondan güçlüsün. Yat kalk bu sarıyı biç! Kader seni lider yapmış!
Bu ikisi sabaha kadar birbirini yiye yiye, birbirine düşman olmuş. Ali Emmi her sabah şöyle nasihat ediyor:
– Ula hayvan olasızlar! Aynı yemliği yiyorsunuz, aynı sabanı çekiyorsunuz. Bi durun da kafanızı kaldırıp dışarı bakın! Kurtlar fink atıyo yahu!
Ama nafile… Sarı öküz kendini filozof sanıyor, siyah öküz de stratejist. Her biri ötekinin eksik aklını tartışıyor.
Bir gün sabah sabah bunlar ipi koparmış, dağları tepeleri aşıp düz ovaya çıkmış. Orda tam kapışmışlar, kafalar tokuşmuş, toynaklar patlamış. Akşam olmuş, yorulmuşlar. Derken… çevrelerini kurtlar sarmış.
Sarı öküz homurdanmış:
– Ula biz bir birimizi dövüceğimize kurtlara döner olduk…
Siyah öküz gözlerini kısmış:
– Asıl düşman dışardaymış be kardeşim… Gel sırt sırta verelim…
O gece sırt sırta verdiler, uyumadılar, kurtlara pabuç bırakmadılar. Sabaha karşı Ali Emmi geldi. Bunları öyle görünce bi gülümsedi, bi de hafiften kıkırdadı.
– Ula dedi, siz kavga ediyordunuz ama bakın işin sonunu anladınız… Helal size!
O günden sonra köyde bir kural oldu. Biri biriyle kavga mı etti, hemen Ali Emmi örneği verilir:
– Yapmayın uşaklar… Bizim öküzler bile anladı bu işi!
Öteki cevaplar hemen hazır olurdu:
– Yaa sen kim oluyon da karışıyon bizim kavgamıza?
– Ben kim miyim? Ben Ali Emmi’yim be! Bizim öküzler bile anladı da, siz hâlâ anlamadınız mı yalaşuklar?
Fıkradan Anladıklarımız
-
Dış düşmanlar içerideki kavgalarla güçlenir.
-
Gaz veren hep dışarıdandır ama niyetleri içimizi yakmaktır.
-
Aynı sabanı sürenlerin birbirine düşman olması, tarlanın sürülmemesi demektir.
-
Çeşitlilik zenginliktir; farklılıklar çatışma değil harmoni doğurur.
-
Bazen düşman gibi görünen dosttur, bazen dost gibi görünen düşmandır.
-
Başkalarının oyununa gelmek, kendi aklını yedek lastik gibi kullanmaktır.
-
Kavga eden tarafların her biri, diğerinin ‘yanlış’ olduğuna yemin eder.
-
İnsan kendini fazla akıllı sanırsa, en aptal oyuna düşebilir.
-
Kısa ip, dış tehdide karşı koruyucu olabilir ama özgürlükten çalarsa faydası kalmaz.
-
Kavgalar kaybedilecek enerjilerin en pahalı olanıdır.
-
Kurtlar akşam gelir ama kavga sabah başlar. Önlemi önceden alınmalıdır.
-
Aynı tarlayı sürenler arasında husumet olmamalıdır; saban kimsenin malı değil.
-
Farklı görüşler düşmanlık sebebi değil, gelişim zemini olmalıdır.
-
Güçlü toplum, içindeki çatışmayı değil, dayanışmayı büyütendir.
-
Hayvanlar bile işbirliğinden sonuç çıkarır, insan neden çıkaramaz?
-
Vicdan, aklın sustuğu yerde konuşur. O yüzden vicdan eğitimi şarttır.
-
Kendini üstün gören her taraf, yenilmeye en yakın olandır.
-
Baskıyla değil, anlayışla birlik sağlanır.
-
Kavgaların kökü bilgi eksikliği ve duygusal gaza gelmektir.
-
Son söz: Kavga eden insan, sonunda kurtlara yem olur. Ya da kurt olur, ama insan olamaz.
Metin KOCA
